BKYK KARARI 2019-01

REFERANS NO  :       2019 – 01

ŞİKAYETÇİ         :       Mustafa ÖZFİSTAN
                                     
Adliye Yazı İşleri Müdürü,
                                     Adalet Sarıyı Zemin Kat No 26   NAZİLLİ/AYDIN

ŞİKAYET EDİLEN:      Cem ULUCAN
                                     
Aydın Denge Gazetesi köşe yazarı
                                     Ovaeymir Mahallesi 38. Sokak No:6    EFELER/AYDIN

ŞİKAYET KONUSU:

Aydın’da yayımlanan yerel Aydın Denge gazetesinin 4. sayfasındaki Klozet adlı köşede 23.11.2018 günü ‘Pavyondan Toplanan Yazı İşleri Müdürü’ başlıklı yazıda, trafik kontrolünde durdurulan kamyonet sürücüsü Muammer Kayalıoğlu’nun alkollü olduğu; aynı araçta sürücü yanındaki koltukta oturan ve alkollü olan Adliye Yazı İşleri Müdürü Mustafa Özfistan’ın da polislere müdahale ettiği ve nüfuz kullanarak işlem yapılmamasını istediği ileri sürülmüştür. Nazilli Adliyesi İcra Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü Mustafa Özfistan, yazılanların doğru olmadığı, özel hayatına müdahale edildiği, suçlu gösterildiği ve küçük düşürüldüğü iddialarıyla şikayette bulunmuştur.

Şikayet edilen Cem Ulucan’ın köşe yazısında, Nazilli’de ‘Barlar Sokağı’ denilen pavyonların bulunduğu bölgede, trafik kontrolü yapan polisleri gören 09 PV 526 plakalı kamyonet sürücüsünün kaçmak istediği, ancak kovalamacada yakalandığı belirtildikten sonra şöyle denilmektedir:

“Kamyonetten inen takım elbiseli bir amca alkol kontrolü yapılacak olan şoföre ‘Sakın üfleme, ehliyetini verme’ gibi sözlerle engel olmaya çalışır. Polisin işini engellemeye çalışan takım elbiseli amca ile polisin tartışması duyarlı bir vatandaş tarafından cep telefonu ile kayıt altına alınır.”

Bu görüntülerin kendisine ulaştığını, videoyu izleyince polise müdahale eden kişiyi araştırdığını belirten şikayet edilen gazeteci Cem Ulucan yazısını “Araştırmalarım sonuç verdi ve pavyondan çıkan, zil zurna sarhoş olan ve polise işini yaptırmamaya çalışan kişinin Nazilli Adliye Yazı İşleri Müdürü Mustafa Özfistan olduğunu öğrendim” ifadesini kullanmıştır.

Adliye Yazı İşleri Müdürü Özfistan’ın pavyona gitmesinin ve sarhoş olmasının suç sayılamayacağı belirtilen yazıda, ancak adliyede davası olan bir kişiyle neden orada olduğunun soruşturulması, nasıl bir çıkar ilişkisi kurulduğunun araştırılması istenerek şu ifadelere yer verilmiştir:

Pavyonda da hesabı ona kilitlemişsen, bu kafaları karıştırır. Üstüne üstlük mesai dışında görev ve yetkini kullanıp polise kafa tutuyorsan, suç işlemiş oluyorsun. Nazilli İlçe Emniyet Müdürü Bünyamin Daşdelen’in işlem yapan polis memurlarının arkasında durduğunu, ayrıca Cumhuriyet Başsavcısının da Adliye Yazı İşleri Müdürü Mustafa Özfistan’ı makamına çağırdığını duydum.”

Şikayetçi Mustafa Özfistan 28.11. 2018 tarihinde yaptığı ilk başvuru, ardından hakkında açılan soruşturma sırasında alınan tanık ifadelerini de eklediği 10.12.2018 tarihli ek başvurusunda, yazılanların doğru olmadığını, özel hayatına müdahale edildiğini, suçlu gösterilip küçük düşürüldüğünü ileri sürmüştür.

Emniyet Müdürlüğü’nün hakkında alkollü araç kullanmaktan işlem yapılması için savcılığa gönderilen evrakta 2.15 promil alkollü olduğu belirtilen sürücü Muammer Kayalıoğlu ile mahalle komşusu olduğunu; bu kişinin adliyedeki davasının kendi görev yaptığı mahkemede olmadığını ve olay tarihinden önce sonuçlandığını belirten şikayetçi Mustafa Özfistannüfuz kullanma ve polislere müdahalenin söz konusu olmadığını savunmuştur.

Yine kendisi hakkında açılan idari soruşturmada tanık olarak ifade veren Muammer Kayaoğlu’nun, tesadüfen karşılaştıkları mekanda birlikte eğlendiklerini ve hesabı da ortak ödediklerini söylediğini kaydeden şikayetçi Mustafa Özfistan, yazıdaki ‘pavyonda hesabı ona kilitlemişsen’ ifadesiyle şeref, onur ve saygınlığının hedef alındığını iddia etmiştir.

Yazıda yer alan ‘pavyondan çıkan’‘zil zurna sarhoş’, ‘takım elbiseli amca’ ve ‘polise artizlik yapan’ gibi ifadelerle küçük düşürüldüğüne yer veren şikayetçi, bunların araştırılıp soruşturulmadan yazıldığını, gerçek olmadığını belirttiği cevap ve düzeltme yazısını gazeteye gönderdiğini, ancak yayımlanmadığını ifade etmiştir.

Başvurusunda, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşürüldüğünüözel hayatına müdahale edildiğini; araştırılmadan ve doğrulatılmadan kendisinin suçlu ilan edildiğini öne süren şikayetçi, yazıyı yazan gazeteci hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4, 5, 6, 9 ve 10’uncu maddelerine göre işlem yapılmasını talep etmiştir.

UZLAŞMA VE DİĞER KONULAR

Şikayet başvurusu, şikayet edilen gazeteci Cem Ulucan’a 10.12. 2018 günü hem e-mail, hem posta ile gönderilmiş, posta ‘alındı’ belgesi gelmiştir. Cem Ulucan, yanıt vermemiş ve taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Şikayet edilen yazı, Aydın’da yayımlanan yerel Aydın Denge gazetesinin 4. sayfasındaki ‘Klozet’ başlıklı köşede yer almıştır. Klişesinde, Klozet başlığının altındaki ‘Beğenmedikleriniz için sifonu çekin’ ve ‘Geyik muhabbetleri’ ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, bu köşede eleştiri ve mizah yazılarına yer verilmekte ve kullanılan üslup da buna uygun olmaktadır.

‘Pavyondan Toplanan Yazı İşleri Müdürü’ başlığı altındaki köşe yazısında önce başka bir konu işlenmiş, ardından Nazilli ilçe merkezindeki polisin trafik kontrolü sırasında çekilen görüntüler anlatılıp yorumlanmış; eleştirel bir üslupla şikayet konusu yazı kaleme alınmıştır.

Hem bu yazıdan hem de şikayetçinin başvurusuna eklediği kendisi hakkında adliye bünyesinde açılan soruşturma belgelerinden anlaşılacağı üzere; yazıya konu olay, 16.10. 2018 gecesi yapılan bir trafik denetimidir. İçkili mekanların bulunduğu bölgenin çıkışında gece saat 02.22’de durdurulan kamyoneti durduran trafik ekibi denetime başlamıştır. Denetime karşı çıkan sürücü Muammer Kayalıoğlu ve yanındaki koltukta oturan şikayetçi Mustafa Özfistan ile polisler arasında geçen tartışmalar da ya trafik ekibi ya da çevrede bulunan bir kişi tarafından kamerayla görüntülenmiştir. Adliyede Yazı İşleri Müdürü olduğunu söyleyip, sürücüye işlem yapılmamasını isteyen şikayetçinin araçtan indiği ve tartışmaların kaydedildiği görüntüleri elde eden gazeteci Can Ulucan da bunu eleştirel bir üslupla yorumlayıp köşesine taşımıştır.

Trafik denetiminin ardından sürücü Muammer Kayalıoğlu hakkında alkollü araç kullanmaktan adli işlem yapılmıştır. Olayın duyulması üzerine de şikayetçi Mustafa Özfistan hakkında adliyede muhakkik görevlendirilerek idari soruşturma başlatılmıştır. Kayalıoğlu hakkında emniyet tarafından alkollü araç kullanmaktan işlem yapılması için savcılığa gönderilen yazıda 2.15 promil alkollü olduğu belirtilmiştir.

Şikayetçi Mustafa Özfistan’ın da soruşturmada ifade veren polisler alkol muayenesi yapılmadığını, ancak ‘fiziki ve nefes kokusundan alkollü olduğunu anladıklarını’ ifade etmişlerdir.

Yine soruşturma ve ifadelerden, adliyede davası olan Muammer Kayalıoğlu (ki şikayetçi bunu kabul etmekte ancak davanın olaydan 15 gün önce sonuçlandığını söylemektedir) ile adliyede yazı işleri müdürü olan şikayetçi Mustafa Özfistan birlikte içkili bir mekanda eğlenmiştir.

Taraflar eğlence mekanına birlikte gitmeyip orada karşılaştıklarını söylemişlerdir. Hesabı kimin ödediği konusunda ise netlik yoktur. Soruşturmada şikayetçinin lehine ifade veren Muammer Kayalıoğlu ‘ortak ödedik’ dese de şikayet edilen gazeteci Cem Ulucan araştırma yaptığını belirterek ‘hesap adliyede davası olana kilitlendi’ diye yazmıştır. Bu durumda birlikte eğlenildiği kesindir, ancak hesabı kimin ödediği belgeleriyle ortaya konulmamıştır.

Şikayetçinin, trafik denetimi yapan polislere Adliye Yazı İşleri Müdürü olduğunu söyleyip sürücü hakkında işlem yapmamalarını istediği; araçtan indiği ve bir süre tartışma yaşandığı kamera görüntülerinde sabittir.  İfade veren polislerden biri “Sürücüden ruhsat ve ehliyet istediğim esnada, yolcu koltuğunda oturan ilgili şahıs resmi kurum kimliğini göstererek adliyede çalıştığını ve alkollü olduklarını beyan ederek şifahen kendilerini göndermemi istedi… Sürücüye istenen belgeleri vermemesi yönünde telkinde bulunduğunu duydum… Alkolmetreyi üflememesi yönünde sürücüye müdahale ettiğini duydum…” demiştir.

Şikayet edilen gazeteci kamusal alanda ve bir trafik denetimindeki olayı kaleme almıştır. Yazıda kamu görevlisinin nüfuz kullanması gündeme getirilmiş, görev yaptığı kurumunda işi olan bir kişiyle ilişkileri sorgulanmıştır. Böyle bir olayın yazı konusu yapılmasında kamusal yarar vardır. Bu tür bir iddianın, hele olayın kamuya açık alanlarda meydana geldiği düşünüldüğünde, özel hayata ilişkin bir husus olarak görülmesi mümkün değildir. Şikayet edilen yazı bir haber değil, köşe yazısıdır. Bu köşede eleştiri, yorum ve mizaha yer verilmekte; görüş ve kanaat belirtilmekte, sert ve sarsıcı üslup kullanılmaktadır.

Kamusal alanda geçen ve bir kamu görevlisinin nüfuz kullanmaya kalkıştığı olayın sorgulayıcı ve eleştirel bir bakış ve ‘Pavyondan Toplanan Yazı İşleri Müdürü’ başlığıyla sarsıcı bir üslupla gündeme taşınmasında, muhataba yönelik sert ifadeler kullanılmış olsa da etik ihlali olmadığı sonucuna varılmalıdır. Keza, hesabı kimin ödediğine dair kesin bir bilgiye Konsey sahip olmasa, diğer bir deyişle hesabın gerçekte nasıl ödendiği Konsey’ce kesin olarak bilinmese de, bir köşe yazısında bu türden bir iddianın öne sürülmesi olağan olarak karşılanmıştır.

Buna karşılık, şikayetçinin gönderdiği cevap ve düzeltme yazısının kullanılmaması sorun teşkil etmektedir. Şikayet edilen Konseye yanıt verilmediği için cevap ve düzeltme yazısının neden kullanılmadığı; bu tutumun haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı bilinmemektedir. Yüksek Kurulun yerleşik içtihadına göre, cevap hakkının hizmet ettiği amaç, bir haberin muhatabı olan kimselerin bu konudaki görüşlerini ifade etmelerine olanak sağlamaktadır. Güçlü konumda olan medya karşısında, hakkında haber yapılan bir kimsenin (hele bu şahıs bir kamusal figür olmadığı vakit) sesini duyurabilmesinin ve hakkında öne sürülenlere karşı açıklamada bulunabilmesinin tek yolu budur. Bu bakımdan, çoğunluk görüşüne göre, cevap hakkı mutlaktır: Yapılan yayının gerçeği yansıtıp yansıtmaması fark etmez. Her ne kadar Basın Meslek İlkeleri’nin 16. Maddesinde ‘yanlış’ yayınlardan kaynaklanan cevap hakkından bahsedilmişse de Yüksek Kurul’un uzun süredir yerleşik anlayışına göre, cevap hakkına her durumda saygı duyulmalıdır; yapılan haberin gerçek olduğu gibi bir düşünceden bahisle cevabın yayımlanmaması, bu hakkın varlık amacına aykırı olacaktır.

Buna karşılık, cevabın yayımlanması için bazı durumlarda haklı ve makul nedenler (cevabın alakasız, aşırı uzun veya içeriği itibariyle suç teşkil etmesi gibi) olabilir. Fakat inceleme konusu olayda, şikayet edilen tarafından Konsey’e yanıt verilmediği için, bu tutumun haklı bir nedeni tespit edilememiştir.

Bu nedenlerle, şikayet edilen köşe yazarı hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin “Yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar’” şeklindeki 16’ncı maddesini ihlalden ötürü 5’’e karşı 8 oyla ‘UYARI’ kararı verilmesine OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

Karşı görüşte olan üyeler ise, haberin muhatabınca gönderilen cevabi yazıyı yayımlayıp yayımlamamanın gazetecinin takdirine bağlı olduğundan bahisle, ihlal olmadığı yönünde oy kullanmışlardır.

Basın Konseyi heyeti, Ulu Önderimiz Atatürk’ün vefatının 86. yıldönümü nedeniyle özel izinle Anıtkabir’i ziyaret programı gerçekleştirdi.
Haberler

BASIN KONSEYİ HEYETİ ANITKABİR’İ ZİYARET ETTİ

Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı mesajda “Aziz Atatürk. Bir asır önce, ‘Basın milletin müşterek sesidir. Basın özgürlüğünden doğacak mahzurların giderilme vasıtası yine basın özgürlüğüdür’ demiştiniz. Ne var ki milletin ortak sesi ve kuvveti, rehberi olduğunu söylediğiniz basının, bir takım güçlerce kuşatma altına alındığını size şikâyet etmek istiyoruz” ifadelerine yer verdi. […]

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın