YÜKSEK KURUL KARARI
DOSYA NO : 2024 – 11
ŞİKÂYET EDEN : Atakan Sönmez atakansonmez@gmail.com
ŞİKAYET EDİLEN : Fatih Portakal (Sözcü TV Ana Haber Sunucusu)
ŞİKAYET KONUSU :
Sözcü TV Ana Haber sunucusu Fatih Portakal’ın, 7 Mart 2024 tarihli Ana Haber
Bülteni’nde CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal’ın, “DEM Parti hariç
tüm partilere kapım açık olacak” şeklindeki açıklamasıyla ilgili haberi verirken söylediği; “Ben
bunu bilinçli bir şekilde partisine zarar vermek için yaptığını düşünüyorum. Talimatın da bir
şekilde eski ekipten gittiğini düşünüyorum. Bunu kanıtlamam mümkün değil” sözlerinin, CHP
- Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinden aldığı bir talimatla söylediğini iddia
etmesinin basın meslek ilkelerinin ihlal edilip edilmediği ve haber sunucusunun ‘yorum’
yapma hakkını aşıp aşmadığı ile ilgilidir.
ŞİKAYETÇİ İDDİASI :
Şikayetçi Atakan SÖNMEZ e-posta yoluyla gönderdiği şikayetinde,
“Sözcü TV Ana Haber sunucusu Fatih Portakal, 7 Mart tarihli Ana Haber Bülteni’nde CHP
Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal’ın “DEM Parti hariç tüm partilere kapım
açık olacak” şeklindeki açıklaması ve konuyla ilgili diğer açıklamaların yer aldığı bir haber
yayınlandı.
Ardından Fatih Portakal, “Ben bunun bilinçli bir şekilde partisine zarar vermek için yaptığını
düşünüyorum. Talimatın da bir şekilde eski ekipten gittiğini düşünüyorum. Bunu
kanıtlamam mümkün değil” diyerek, Köksal’ın bu sözleri CHP 7. Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu ve ekibinden aldığı bir talimatla söylediğini iddia etti.
Portakal’ın ‘kişisel kanaat’ belirttiğini ifade ettiği bu sözlerin, bir ana haber sunucusunun
‘yorum’ yapma hakkını aşan ve muhatabını itham eden sözler olduğunu düşünüyorum.”
Şeklindeki beyanıyla, Fatih PORTAKAL’ın davranışının Basın Meslek İlkelerinin 4 ve 6.
Maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla gereken yaptırımın uygulanmasını talep etmiştir.
ŞİKAYETLİ SAVUNMASI :
Şikâyetiyle şikâyet dilekçesi tebliğ edilmiş, Şikayetli Fatih Portakal savunmasında;
“Merhaba, Ben Fatih Portakal,
Hakkımda yapılan şikayetle ilgili düşüncelerimi sizlerle, Basın Konseyi ile kısaca paylaşmak
istiyorum. Geçtiğimiz günlerde, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili
sözlerimden dolayı Atakan Sönmez adında bir yurttaş şikayetçi olmuş, “kişisel kanaat
belirttiğimi” ifade etmiş.
Vaktinizi almamak ve vaktimi harcamamak adına kısacık şöyle bir detaylandırma yapabilirim.
Bir kere meslekte 28. yılım. Neyin doğru neyin yanlış olabileceğini, neyin söylenip neyin
söylenmeyeceğini artık bildiğimi düşünen, bu konuda tecrübeli olduğuma inanan biriyim.
Bununla birlikte her gazetecinin bir istihbarati vardır, gazeteciyim diyen kişinin bilgi kaynağı
ya da kaynakları mevcuttur. Bilginin kaynağını açıklama ya da ve açıklamama özgürlüğüne
de sahiptir. Bu somut olay üzerinden gidecek olursak; ben birileriyle konuşuyorum,
birilerinden bilgi alıyorum. Bu zaman zaman AKP oluyor, zaman zaman YRP oluyor, zaman
zaman DEM oluyor ve bu haberde Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinden oldu. Hatta ve hatta
Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kemal Kılıçdaroğlu’nun çevresindekilerinden bahsediyorum.
Doğal olarak tabii ki kaynak veya kaynaklarımın ismini söylemem. Açıklarsam insanlar bana
güvenir mi? Ve bu yorumda “kanıtlayamam ispat edemem…” derken bunu demek istiyordum.
Yani ben bunu Kemal Kılıçdaroğlu’na soracak olsaydım, Kemal bey “hayır böyle bir şey yok”
diyecekti zaten. İsim veya isimler verecek olursam karakterimle, gazetecilik ilkeleri, meslek
ahlakıyla bağdaşmayacak bir durum oluşacak. Ben bir şeyleri demek ki, birileriyle
konuşmuşum, karşı taraftan benim ismim anılmasın -of the record-vs. gibi şartlar sürülmüş ve
ben de akıl süzgecimden geçirip paylaşmışım. O gün yapmıştım yine yaparım. Atakan Bey’in
iddialarını reddediyorum. Yaptığım budur, gazetecilik yaptığıma sonuna kadar inanıyorum
teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum…”
Şeklinde beyanda bulunmuştur.
UZLAŞMA ÖNERİSİ : Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.
GENEL SEKRETERLİK GÖRÜŞÜ :
“Gazetecilerin, haber kaynaklarını açıklamaması gibi evrensel bir kural vardır ve bu kural,
gazetecilerin sadece bu açıdan ‘dokunulmaz’ kılar ama bunun bir şartı vardır, yapılan haber
gerçek olacak. Eğer haber gerçek değilse, bu dokunulmazlık kalkar. Çünkü eğer doğru
olmayan bir haber, gizli bir kaynağa atfen verilirse, bu gizli kaynağın, bir yalanla, bilgi
karmaşası yaratması, olayları domine etmesi ve gazeteciyi bu amaçla kullanması mümkün
olabilir.
Bu nedenle, gizli kaynağa dayanan haberlerin doğru ve gerçek olması şarttır. Eğer haber
gerçek değilse, gazeteci, kendisini bu yalan bilgiyle aldatan veya kullanan kişiyi açıklamalıdır,
böylelikle, gizli kaynağın gelecekte de benzer şeyleri yapması da engellenir.
Fatih Portakal’ın iddiasının gerçek olmadığını, suçlanan kişi açık bir dille yaptı,
Kılıçdaroğlu’nun bu iddiaya karşılık açıklaması şöyledir:
“Had bilmez edepsizlere,
1- Cumhuriyet Halk Partisi’nin mevcut Genel Başkanı’na basiretsiz demek; seviyesizliktir,
terbiyesizliktir! Buna en başta ben müsaade etmem!
2- ‘İspatlayamam ama’ diyerek ağız dolusu iftira atmak bırak gazeteciliği, insanlık değildir.
Kepazeliktir! Çukurluktur!
3- Bırak böyle talimat vermeyi, aklının ucundan geçiren, bir an dahi partisinin kötülüğünü
isteyen bir Genel Başkan namerttir! Birilerine iyi görünmek için kin kusan ve
ispatlayamayacağı iddiayı ortaya atan da namerttir!” dedi.
Kılıçdaroğlu, Fatih Portakal’ın iddialarıyla ilgili olarak da, “Senin iftiralarının da mevcut
iktidarın seçim zamanında attığı iftiralardan, sahte ve montaj videolarından bir farkı yoktur,
müfterilerden yine Allah’a sığınıyorum. Seni milletimin ve namuslu gazetecilerin vicdanına
havale ediyorum”
Görüldüğü gibi, iddianın tarafı olayı net bir dille yalanlıyor. Böyle bir durumda gazeteciye
düşen iddiasını ispatlamaktır. İspatlayamazsa, meslek ilkeleri ihlal edilmiş olur.” Bu olayda da
Fatih portakal iddiası nı ispatlayacak bir kanıt ortaya koymamıştır.
Hele Fatih Portakal’ın yanıtında yer alan, “Ben bunu Kemal Kılıçdaroğlu’na soracak
olsaydım, Kemal bey “hayır böyle bir şey yok” diyecekti zaten” şeklindeki savunma, tamamen
önyargılıdır ve hiçbir meslek ilkesine uymaz, gazeteci önyargılarını bir kenara bırakarak,
hakkında iddiada bulunduğu kişiye her iddiayı sormakla ve yanıtını almadan yayınlamamakla
mükelleftir, önyargılarla hareket etmek, çok büyük bir gazetecilik zaafı ve ayıbı olur.
Bu nedenle Basın Meslek İlkelerinin “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük
düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez.” Şeklindeki 4’üncü
maddesi ile, “Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler,
soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olmaksızın yayınlanamaz” şeklindeki 6’ncı
maddesinin ihlal edildiği kanısındayız.
Bu iki maddenin ihlali nedeniyle Fatih Portakal hakkında 4 ve 6’ncı maddelerden ‘KINAMA’
alınmasını öneririz.”
YÜKSEK KURUL DEĞERLENDİRMESİ:
Yeterli çoğunluğun bulunduğu anlaşılıp, Genel Sekreterin sunuşu dinlendikten sonra konu
tartışmaya açıldı. Yüksek Kurulda söz alan üyeler, radyo ve tv’lerde haber sunanların
hazırlanmış haberleri sadece okumaları halinde okudukları haber nedeniyle suçlanmaları
mümkün olmadığını, ancak haberin elde edilmesinde kendi katkıları olduğu taktirde haberin
elde edilişinde uyulması gereken kuralların haber sunucuları için de geçerli olduğu, bu
anlamda sorumlu olacakları yönünde görüş belirttiler. Bu bağlamda Yüksek Kurul üyeleri, bir
gazetecinin haber kaynağını açıklamama hakkı bulunduğunu, ancak bu hakkın kötüye
kullanılamayacağı ve yanlış haber yapmak için bir gerekçe olamayacağı konusunda mutabık
kaldılar. Yüksek Kurul üyeleri bir haberin gerçek olması veya en azından görünür gerçekliğe
uygun olması halinde kamuoyuyla paylaşılması gerektiği, bu nedenle doğrulatılmayan veya
haberin diğer tarafına söz hakkı verilmeyen bir durumda haberin paylaşılmasının basın
meslek ilkeleri bakımından yanlış olacağını dile getirdiler. Söz alan üyeler, TV ana haber
sunucularının da haber üzerinde ve haberle ilgili olarak yorum ve eleştiri yapma hakkı
bulunduğunu, ancak kişileri doğrudan suçlayan ifadeler kullanılırken, ifade özgürlüğünün
sınırlarının aşılmaması gerektiğini belirtiler.
Konu tartışılırken, Genel Sekreter tarafından, Şikayetli Fatih PORTAKAL’ın ertesi gün haber
sunarken, Kılıçdaroğlu’nun tivitır üzerinden olayla ilgili yaptığı açıklamayı ekrana getirdiği ve
aynı iddiasını tekrarladığı açıklandı. Fatih PORTAKAL’ın bu yayında, “Kılıçdaroğlu beni
aramadı” sözlerine dikkat çekildi. Yüksek Kurul üyeleri, “Böyle bir durumda aranacak kişi
Fatih Portakal değildir, Fatih Portakal’ın bir gazeteci olarak hakkında iddia ileri sürdüğü kişiyi
araması ve haberini doğrulatması, en azından görüşünü sorması gerekirdi”, görüşünde
birleştiler. Fatih Portakal’ın, “Arasam yalanlayacağını biliyordum” şeklindeki ifadesinin ise bir
önyargı olduğu, gazetecilerin önyargılardan kaçınması gerektiği üzerinde görüş birliği
sağlandı.
Yüksek Kurul’da ayrıca, benzer bir şekilde haber kaynağına güvenerek haber yapan gazeteci
Rahmi Turan hakkında 2019 yılında alınan kararın bu bağlamda göz önünde tutulması
gerektiği belirtildi.
Tartışmalardan sonra oylama geçildi.
1’e karşı 12 oyla Basın Meslek İlkelerinden, “Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde
bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olmaksızın yayınlanamaz”
şeklindeki 6’ncı maddenin ve 6’ya karşı 7 oyla, “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının
ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez”
şeklindeki 4’üncü maddenin ihlal edildiği sonucuna varıldı.
SONUÇ VE KARAR :
Yapılan oylama sonucunda Yüksek Kurul, şikâyet edilen haberde, Basın Meslek İlkelerinden;
“Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira
niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü,
“Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya
doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” şeklindeki 6’ncı,
maddelerin Fatih PORTAKAL tarafından ihlal edildiğini OY ÇOKLUĞU ile saptayarak,
Şikayet edilen Fatih PORTAKAL’ın Basın Meslek İlkelerinin 4 ve 6. maddelerini ihlal etmiş
olmasından dolayı “UYARILMASINA” OY ÇOKLUĞUYLA karar verildi.