Flash TV’de Fatih Ertürk’ün programında konuşan Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’in açıklamaları:
-Bahçeli’ye Türkçe dersi verilmesi lazım. Çünkü, “gazeteci eşittir soytarı” diyemezsiniz. Gerçek gazeteciler soytarı olamaz. Soytarıyı başka yerde aramamız lazım.
-Gazeteciye, özellikle meclis çatısı altında, tehdit savurmak yasalarımıza göre suçtur.
-Gazeteciye “laçka, çürük, kifayetsiz muhabir, ekranlara fesat yayan karanlık televizyon kanalları” diyen siyaset dilini kabul etmiyoruz.
-Özellikle demokrasilerde, bu dil dünyanın hiçbir yerinde egemen kılınamaz.
-Doğruya ulaşmaya çalışan hiçbir TV, karanlık kanal değildir.
-MHP’liler ne istiyor? Bir daha Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç cinayetleri gibi karanlık sayfaların yaşandığı Türkiye özleminde miyiz?
https://x.com/BasinKonseyi/status/1841470424313471237
-Herkes diline, duruşuna dikkat edip, sahip olduğu makama saygılı davranmak zorundadır. Bunların gereğini yapmakla yükümlü olduğunu siyasilere bir daha hatırlatıyoruz.
-Hedefteki dört gazeteci kimsenin borazanı olmayı hiçbir zaman kabul etmemiştir. Onlar sadece habercilik peşinde, meslek ilkelerini savunarak gerçeği arayan gazetecilerdir.
-Sinan Ateş davasında soruşturmayı titizlikle yapan dört gazetecinin başına bir şey gelirse sorumlu olarak gidilecek adresin MHP’deki siyasiler olduğunu söylüyoruz.
-Gazetecilere “ayağınızı denk alın” diyen siyasilerin tehditle suç işledikleri açıktır.
-Meclis çatısı altında, grup kürsülerinde ağzınıza gelen her tehdidi söyleyemezsiniz. Siyasilerin rol model olduğunun bilinciyle daha dikkatli davranmaları gerekir.
-Siyaseten de olsa gazetecileri tehdit edici cümleler kuramazsınız.
-“Sen çürük adamsın”, “Herkes haddini bilsin”, “Kapıda baykuş öttürmeyiz”, “Akbabalar”, “Yolları kapatırız” şeklindeki sözler O yüce Meclis’in çatısı altında bir siyasetçiye yakışıyor mu?
-Siyasetin seviyesi bu kadar düşecek mi?
-Dil meselesi ve bu tehditvari bakışın sürekliliği bizim öncelikli sorunumuz.
-Siyasetçilerin artık kendini değil ülkeyi ve gerçeği düşünmek zorunda olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
-Gerçeğe ulaşamazsanız, şeffaf olmazsanız, bütün kapıları kapatıp “ben siyasetçiyim, yaparım, kapımda baykuş öttürmem” edasıyla herkese had bildirmeye kalkarsanız Türkiye’nin daha yıllar yıllar düzelmesi mümkün değil. Kendimizi aldatmayalım.
-Ayrıca, basında iktidarın yönlendirmesiyle çalışan RTÜK gibi kurumların baskısıyla özgür habercilik yapılamadığı da açıktır. Milyonlarca liralık “mimik” cezalarıyla boğulmak istenen basın, TV kanallarının çok zor durumda olduğunu biliyoruz.
-Dört gazetecinin dediği gibi: “Bu tehditler nereye kadar? Yapın da görelim.”