BASIN KONSEYİ, TÜRKGÜN GAZETESİ HAKKINDAKİ ŞİKÂYETTE ‘KINAMA’ KARARI VERDİ.
YÜKSEK KURUL KARARI
DOSYA NO : 2024 – 29
KARAR TARİHİ : 10.07.2024
ŞİKÂYET EDENLER : Yalçın DOĞAN, Bektaş TÜRK, Erkan SEVİNÇ, Mustafa AKMAZ
ŞİKÂYET EDİLENLER: 1- Kadir YILDIZ (Türkgün Gazetesi Yazarı)
2-Gürsel DOĞAN (Türkgün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü)
Yeşilce Mahallesi Girne Caddesi Diken Sokak No:21 KAĞITHANE / İSTANBUL
ŞİKAYET KONUSU:
TÜRKGÜN gazetesinde 21.06.2024 tarihinde Kadir Yıldız imzasıyla yayınlanan “Halk TV’nin avanak hafiyeliği” başlıklı haberde/yazıda, Basın Meslek İlkeleri’nin ihlal edildiği iddiasıyla şikâyette bulunulmuştur.
Şikâyetçiler gazeteci Yalçın Doğan, Bektaş Türk ve Erkan Sevinç ile Mustafa Akmaz, 24.06.2024 tarihinde Basın Konseyi’ne yaptıkları başvurularda, Halk TV’nin ve bu kanalda program yapan gazetecilerin haksız biçimde hedef gösterdiğini savunmuşlardır. Şikâyet konusu haberde hakaret ve aşağılama içeren ifadelerle Halk TV’nin kurumsal kimliğine; gazetecilerin kişilik hakları ve mesleki saygınlıklarına saldırıldığı savunulan başvurularda özetle şu ifadelere yer verilmiştir:
“Türkgün gazetesinin manşetten yayınladığı Kadir Yıldız imzalı haberde, Halk TV ve gazeteciler, Sinan Ateş cinayetine yayınlarda ve köşe yazılarında yer verdikleri için hedef alınmıştır. Hakaret ve tehdit içeren ifadelerle, ulusal yayın yapan bir televizyon kanalının kurumsal kimliğine; cinayetle ilgili bilgi ve belgeleri kamuoyu ile paylaşan gazetecilerin kişilik haklarına saldırılmıştır.
Halkı bilgilendirme görevini yerine getiren gazetecilere, haksız ve mesnetsiz şekilde ‘iftiracı’ suçlaması yapılıp fotoğrafları da konularak hedef gösterilmiştir. Haberde ‘Magazin hafiyesi’, ‘Hangi eğlence mekânında sabahlamayı planlıyorlar?’, ‘Katalog evliliği mi, komün hayatı yaşamayı mı tercih ediyorlar?’ ifadeleriyle gazetecilerin kişilik hakları ve mesleki saygınlıkları hedef alınmış, aşağılanmış ve hakarete edilmiştir.”
Başvuruda, haberde imzası bulunan Kadir Yıldız ile Türkgün gazetesi sorumlusu hakkında Basın Meslek İlkeleri’ni ihlalden, yaptırım uygulanamsı talep edilmiştir.
UZLAŞMA ÖNERİSİ:
Şikâyet başvurusu, şikâyet edilen Türkgün gazetesi yazarı Kadir Yıldız ve gazetenin Yazı İşleri Müdürü Gürsel Doğan’a 26.06.2024 tarihinde PTT aracılığı ile gönderilmiş ve posta ‘alındı’ belgeleri gelmiştir.
Şikâyet edilenler, başvurudaki iddialara süresi içinde herhangi bir yanıt vermemiş, taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.
GENEL SEKRETERLİK GÖRÜŞÜ:
Şikâyet edilen “Halk TV’nin avanak hafiyeliği” başlıklı haber, Kadir Yıldız imzasıyla Türkgün gazetesinde 21.06.2024 tarihinde yayınlanmış, aynı gün gazetenin internet sitesinde de yer almıştır.
Gazetenin başlığının üstünden (sürmanşet) yapılan haber anonsunda, Halk TV’nin logosu ile gazeteciler Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Timur Soykan’ın fotoğraflarına yer verilerek, “Ankara’da işlenen bir cinayet üzerinden Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları’nı karalamaya çalışan Halk TV, trajikomik bir duruma düştü” spotu kullanılmıştır. Anonsta “Perde arkasında ne var?”, “Maksatları ne?”, “Şov yapıyorlar”, “Yalanlara devam” ve “Kimler dolandırdı?” başlıkları altında haber özetlenmiştir.
Haberde ilk önce, adının kullanılarak dolandırıldığı anonsu yayınlayan Halk TV’nin, kendisini dolandıranları tespit edemeyip trajikomik duruma düştüğü ve buna rağmen Sinan Ateş cinayetini çözmek için gizli hafiyelik yapmaya çalıştığı; yayınlarını MHP’yi ve Ülkü Ocakları’nı karalama kampanyasına dönüştürdüğü iddiasına yer verilmiştir. Kampanyanın kes- kopyala- yapıştır yöntemiyle sürdürüldüğü öne sürülen haberde, buna kanıt olarak Halk TV’nin sosyal medya hesabındaki deprem haberine “Sinan Ateş’in kızı İzmir için korkutan deprem uyarısı” başlığının kullanılması gösterilmiştir. Halk TV’nin, Sinan Ateş’in ablasının Bursa Ülkü Ocakları yöneticisi kişiler tarafından takip edildiği haberini yayınladığı, bunun ‘iftira’ olduğunun ortaya çıktığı ve özür dilenmediği savunulmuştur.
Haberin devamı Halk TV’de program yapan gazeteciler Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Timur Soykan’a yöneliktir. Onların da MHP ve Ülkü Ocakları’na karşı Sinan Ateş cinayeti üzerinden yürütülen karalama kampanyasının başını çektikleri; ‘İlk defa açıklıyoruz’ diyerek asılsız bilgi ve belgelerle ekranda şov yaptıkları, cinayeti magazinleştirerek istismar ettikleri savunulmuştur. Gazetecilere yönelik ‘sol medyanın cambazları’, ‘sözde gazeteci ve program yapımcıları’, ‘magazin hafiyeleri’ ifadeleri kullanılmış; onların iddia ve iftiralarının gündemde tutulması için televizyon kanalının ne kadar bütçe ayırdığının merak edildiği yazılmıştır. Bu yayınları kişisel menfaat sağlamak için yaptıkları ima edilen gazetecilere yönelik, “Cinayet kampanyasından sağladıkları gelirle nerede tatil yapmayı, hangi eğlence mekânında sabahlamayı planlıyorlar?” “Vakitlerini MHP düşmanlığına harcayan bu şahıslar cinayet üzerinde tango yapmayı daha ne kadar sürdürecekler?” “Bu isimler Halk TV’nin karalama kampanyalarıyla sürdürdükleri sultanlığı mı, katalog evliliğini mi, yoksa komün hayatı yaşamayı mı tercih ediyorlar?” ifadelerine de yer verilmiştir.
Şikâyet edilen haberde hedef alınan Halk TV, etkili yayınlarıyla Sinan Ateş cinayetinin kamuoyuna mal olmasına katkı sağlayan televizyon kanalı; programcıları Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Timur Soykan da cinayetin siyasi yönüyle ilgili soruşturma dosyasında olan, ancak iddianameye alınmayan önemli kanıt ve bilgilere ulaşıp kamuoyu ile paylaşan gazetecilerdir. Hem televizyon yayınlarında hem köşe yazılarında bu olayın MHP ve Ülkü Ocakları’ndan bazı isimlerle bağlantılı siyasi cinayet olduğunu ısrarla savunmuşlardır.
Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını gözetmekle görevli gazetecilerin, ulaştıkları belge ve bilgelere dayanarak Sinan Ateş’in öldürülmesinin siyasi cinayet olduğunu savunmaları, MHPve Ülkü Ocakları ile ilişkilisi bulunduğuna yönelik kanaat açıklayıp yorum yapmaları eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Şikâyet edilen, Türkgün gazetesinin de Halk TV’de henüz duruşması başlamayan bir davayla ilgili yapılan yayını “MHP ve Ülkü Ocakları’nı karalama kampanyası” olarak değerlendirip yorum yapması, kanaat açıklaması ve hatta karşı yayın/kampanya başlaması da aynı şekilde eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamındadır. Yayıncılık/gazetecilik faaliyetlerine yönelik Halk TV için ‘AVANAK’ (kolay kandırılan); gazeteciler için ‘SÖZDE’ (gerçek olmayıp öyle bilinen), ‘CAMBAZ’ (kurnaz, hileci) ve ‘HAFİYE’ (dedektif) nitelemeleri yapılması eleştiri olarak görülmelidir. Ekranda oldukları ve kamuoyunda tanındıkları için ağır ve sarsıcı eleştirilere tolerans göstermesi gereken gazetecilerin fotoğraflarının yayınlanması da hedef gösterme değil, haberi tamamlayan görsel unsurdan ibarettir.
Ancak, başvurucuların da vurguladığı gibi şikâyet edilen haberde, gazetecilere yönelik “Nerede tatil yapmayı, hangi eğlence mekânında sabahlamayı planlıyorlar?” “Sürdürdükleri sultanlığı mı, katalog evliliğini mi, yoksa komün hayatı yaşamayı mı tercih ediyorlar?” “Tango yapmayı daha ne kadar sürdürecekler?” ifadeleri kişilik haklarına ve özel yaşama açıkça saldırıdır. Hiçbir kanıt gösterilmeden uluorta yapılan ithamlarla toplum nazarında saygınlıklarına ve mesleki kariyerlerine zarar verilmesi hedeflenen gazeteciler aşağılanmış ve hakarete uğramıştır. Haberde eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırları aşılarak etik ihlali yapılmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle şikâyet edilen haberde, Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü; “Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında yayın konusu yapılamaz” şeklindeki 5’inci maddelerinin ihlal edildiği kanaatindeyiz. Şikâyet edilenler hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4 ve 5’inci maddelerini ihlalden ‘kınama’ kararı alınmasını öneririz.
YÜKSEK KURUL DEĞERLENDİRMESİ:
Basın Konseyi Yüksek Kurulu, 10.07.2024 tarihinde yaptığı toplantıda şikâyet başvurusunu görüşmüştür. Genel Sekreterlik raporunun sunumunun ardından dosyanın müzakeresine geçilmiştir.
Söz alan üyelerin tamamı, şikâyet edilen yayında etik ihlali yapıldığına ilişkin rapordaki tespitlerin isabetli ve yerinde olduğunu dile getirmiştir. Buna karşın çoğunluk hem ihlal gerekçeleri, hem ihlal edilen maddeler yönünden raporu yetersiz bulmuş ve Yüksek Kurul bu konuları tartışmaya açmıştır.
Raporun gazetecilere yönelik etik ihlali oluşturan ifadeler yönünden eksik kaldığını söyleyen üyeler, şikâyet edilen haberdeki “PKK’nın siyasi uzantılarına ‘Elinizde Mehmetçiğin kanı var’ diye tepki göstermeyen sol medyanın cambazları” “Kampanyadan sağladıkları gelirlerle hangi eğlence mekânında sabahlayacaklar? İftira denizinde yüzen ama yüzleri kızarmayan bu şahıslar bronzlaşmak için hangi sahil şeridini tercih edecekler?” ifadelerinin suç isnadı, açık tehdit ve hedef göstermek amacıyla kullanıldığını vurgulamıştır. Üyelere göre, bu sözlerle adı verilen gazetecilerin teröre müsamaha ile yaklaşan ve/veya teröre karşı çıkmayan kişiler gibi lanse edilmesi çok vahim bir karalamadır. Keza, haberden ortalama bir okuyucunun çıkartacağı sonuç, adı verilen gazetecilerin maddi menfaat karşılığında bilerek sahte haber yapmak üzere ortaklaşa hareket ettikleridir. Haberde hiçbir olgusal dayanağı sunulmayan bu iddia da son derece vahim ve lekelemeye yöneliktir.
Bu nedenlerle, şikâyet edilen haberde Basın Meslek İlkeleri’nin sadece 4 ve 5’inci maddelerinin ihlal edildiğine ilişkin rapordaki tespitler bazı Yüksek Kurul üyelerince yetersiz ve isabetsiz bulunmuştur. Yüksek Kurul, şikâyet edilen yayını kasıtlı ve özel amaçla yapıldığı; kanıtını otaya konulmadan hedef alınan televizyon kanalına ve gazetecilere suç isnadında bulunduğu; şiddet ve nefreti özendiren üslup ve yöntem kullanıldığı yönüyle de dosyayı ele almıştır. Böylece 3, 4, 5, 10 ve 13’üncü maddelerin ihlal edilip edilmediği ayrı ayrı tartışılmıştır.
Neticede söz konusu yayında 4’üncü maddenin ihlal edildiği hususunda ittifak sağlanmış; çoğunluk bu maddeye ilave olarak 3, 10 ve 13’üncü maddelerinin de ihlal edildiğini kararlaştırmıştır. Yayında 5’inci maddenin ihlal edildiği görüşüne ise çoğunluğu katılmamış ve bu maddenin ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır.
Yüksek Kurul üyelerinin büyük çoğunluğu, ihlalin ağırlığı karşısında şikâyet edilenler hakkında raporda da önerilen ‘kınama’ kararı alınmasının isabetli olacağı görüşünü savunmuştur. Buna karşılık bir üye ise ‘uyarı’ kararı alınmasının yeterli olacağı yönünde görüş bildirmiştir.
SONUÇ:
Müzakerenin tamamlanmasının ardından oylamaya geçilmiştir. Yüksek Kurul, şikâyet edilen yayında Basın Meslek İlkeleri’nin ihlali olduğunu OY BİRLİĞİ ile saptadıktan sonra, ihlali söz konusu edilen 3, 4, 5, 10 ve 13’üncü edilen maddeleri de ayrı ayrı oylamıştır..
Yüksek Kurul, söz konusu yayında Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü maddesinin OY BİRLİĞİ ile;
“Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez. Gazeteci halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını gözetir” şeklindeki 3’üncü; “Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı ve makul nedenler bulunmadıkça kimseye atfedilemez” şeklindeki 10’uncu ve “Gazeteci şiddet, nefret, zorbalık ve ayrımcılığı özendirici, insani değerleri incitici yayın yapamaz” şeklindeki 13’üncü maddelerinin ise OY ÇOKLUĞU ile ihlal edildiğini saptamıştır.
Basın Meslek İlkeleri’nin 5’inci maddesinin ihlal edilmediği OY ÇOKLUĞU ile belirlenmiştir.
Yüksek Kurul, şikâyet edilenler hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 4’üncü maddesini ihlalden OY BİRLİĞİ ile 3, 10 ve 13’üncü maddelerini ihlalden OY ÇOKLUĞU ile ‘KINAMA’ kararı almıştır.
Sonuç olarak; şikâyet edilenler Türkgün gazetesi yazarı Kadir Yıldız ve Yazı İşleri Müdürü Gürsel Doğan haklarında, Basın Meslek İlkeleri’nin bir maddesini ihlalden OY BİRLİĞİ ileüç maddesiniihlalden ise OY ÇOKLUĞU ile ‘KINAMA’ kararı verilmiştir.