24 TEMMUZ’U BAYRAM OLMAKTAN ÇIKARDILAR

Basında sansürün kaldırılışının yıldönümü olan 24 Temmuz’ları artık bayram olarak kutlamaktan çok uzaktayız.

24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla sansür kaldırılmış, basın özgürlüğe kavuşmuştu. Aradan tam 112 yıl geçti. Bugün karşı karşıya olduğumuz tablo maalesef o günleri aratıyor.

Gazeteleriyle, televizyonlarıyla, internet siteleriyle medyamız tam bir siyasal baskı ve ekonomik kuşatma altında. Medyanın yüzde 90’ı bugün iktidarın kontrolü altına girdi. Anayasa teminatı altında olan ifade ve basın özgürlüğü yok sayılmakta. Gazeteciler ve gazetecilik hiçbir dönemde olmadığı kadar baskı altında.

İktidarın eleştirilmesi halinde gazetecilik ‘suç’, haber ise ‘terör’ olarak görülüyor. Bu anlayışının yargıya yansıması sonucu, haber peşinde koşması gereken gazetecilerin mesaisi adliye koridorlarında geçiyor. Sadece habercilik yaptıkları için onlarca gazeteci cezaevlerinde, tecritlerde çile dolduruyor.

Türkiye’nin uluslararası alanda basın özgürlüğü karnesi tam bir utanç tablosu. Türkiye dünyada en fazla gazetecinin hapiste bulunduğu ülke konumunda. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154’üncü sırada yer alıyor.

Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını gözetmesi ve özerk olması gereken Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), iktidarın hoşlanmadığı televizyonlara idari para ve ekran karartma cezaları yağdırmakla meşgul. Basın İlan Kurumu (BİK), zorlama gerekçelerle iktidarın muhalif gördüğü gazetelerin ilanlarını kesiyor; tirajları şişirilen yandaş gazetelere kaynak aktarıyor. RTÜK ve BİK bugün medya üzerinde ‘iktidar sopası’ görevini yapıyor.

İnternet gazeteciliği yapan haber siteleri de eleştirel haber yayınladıklarında ağır yaptırımlarla karşılaşıyor. Hemen habere erişim engeli getiriliyor ya da o haber sitesi tümden kapatılıyor.

Bunlar yetmezmiş gibi baskılar ve sansür, şimdi sosyal medyaya da yöneldi. Sosyal medya mecralarında ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracak, hatta mümkünse bu mecraların tamamen kapatılmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmaya çalışılıyor.

Bu tablo karşısında 24 Temmuz’u geçmişte bir dönemde olduğu gibi ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlayamıyoruz.

– Bilinmelidir ki; basına getirilen sansür ve yasaklamalar sonuç vermeyecektir.

– Atatürk’ün dediği gibi, “Basın özgürlüğünden doğan sorunların çözüm yolu yine basın özgürlüğüdür.”

– İfade ve basın özgürlüğünün, Anayasamızın teminat altında olduğu unutulmamalıdır.

– Yasaklamalar mutlaka yeni mecralar açar, özgür kanallara su akar.

– Türk basını, Osmanlı döneminde verdiği mücadeleyle bundan 112 yıl önce elde özgürlüklerin gerisine gidilmesini kabul etmeyecektir.

Basın Konseyi olarak, Türkiye’de demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz yerleşmesi; ifade ve basın özgürlüğü önündeki tüm engellerin kalkması; cezaevlerinde tek bir meslektaşımızın kalmaması için mücadeleyi sürdürme azminde olduğumuzu bir kez daha bildiririz.

BASIN KONSEYİ

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın