BKYK KARARI 2020-01

DOSYA NO                :  2020- 01

ŞİKAYETÇİ                ;    Prof. Dr. Çiler DURSUN(Öğretim üyesi)

                                        (Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü)

ŞİKAYET EDİLENLER: 1- Mühdan SAĞLAM (Gazete Duvar yazarı)

                                       2- Ali Duran TOPUZ. (Gazete Duvar Genel Yayı Yönetmeni)
(Maslak Mh. Ahi Evran Cd. Nazmi Akbacı İş Merkezi 233/234 SARIYER/İSTANBUL)

ŞİKAYET KONUSU   :

İnternet haber sitesi Gazete Duvar’da, hakkında ‘Çok Marksist hocanın KHK’lılarla trajik imtihanı’ başlıklı yazı yayımlanarak, 2016 yılında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden KHK ile ihraç edilen akademisyenlere destek vermemekle ve hazırlan metne imza atmamakla suçlanıp, haksız yere itham edildiğini; aleyhine başlatılan bu kampanyayı aynı internet sitesi yazarı Mühdan Sağlam’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla sürdürdüğünü öne süren Prof. Dr. Çiler Dursun şikayette bulunmuştur.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Çiler Dursun, 13.12. 2019 tarihinde yaptığı başvuruda şikayet edilenlerin, kendisine ‘muhalif kimliği ile bilinmekle birlikte KHK’lılar ile üniversiteden atılmadı’ ithamında bulunduklarını; asılsız iddialar ortaya attıklarını, nefret söylemiyle aleyhine kampanya yürüttüklerini savunmuştur.

Şikayetçi başvurusunda, Gazete Duvar yazarı Mühdan Sağlam’ın 14 Ekim 2019  tarihinde sosyal medya hesabından kendisini hedef alan şu paylaşımlarına yer vermiştir:

“Oo ‘Bu ülkede kahraman olmak istiyorsanız bir imza atın yeter’ diyerek, Ankara Üniversitesi’nden ve kendi fakültesinden onlarca Hoca ihraç edilirken öğrencileri kışkırtan Çiler Dursun mu? Sorsaydınız ya neden Barış İçin Akademisyenleri engelliyor? İnanılır gibi değil.

İmza atan bizler, imza atan hocalarımız hakkında söylediklerinizi hiç yalanladığınızı duymadım. Dayanışma etik bütünsellikten bahsederken de ihraçlar sürecinde çıkan akademik dayanışma- fakülte metinlerinde adınızı görmedim. Bir ihraç da yok Çiler Hoca arkamızda durdu demedi.

Dahası ben gazeteci olmak için çıkmadım yola, size göre imzaladığım metinle önce solcu oldum. Sonra KHK ile ihraç edildim. Koşullar bunu getirdi.”

Şikayetçi, bu sosyal medya paylaşımlarıyla aleyhindeki kampanyanın, Gazete Duvar’da 19.01.2017 tarihinde yayımlanan “Çok Marksist hocanın KHK’larla trajik imtihanı” başlıklı yazıyla başladığını öğrendiğini belirtmiştir. Gazete Duvar için ‘2016 yılında alternatif medya kimliği ile alanında değerli gazetecilerle yayına başlayıp, halkın doğru haber ihtiyacına bir yanıt olma iddiasını üstlendiği’ ifadesini kullanan şikayetçi, söz konusu yazının bu ilkelere ters düştüğünü ileri sürmüştür. Şikayetçi isminin verilmediği ancak kendisinin kastedildiğinin fakülte öğretim kadrosu ve öğrenciler  tarafından bilindiğini söylediği ‘Çok Marksist hocanın KHK’larla trajik imtihanı’ başlıklı yazıda şu ifadelerin yer aldığını belirtmiştir:

“İhraç edilen hocalar vakur bir edayla seslerini duyurmaya çalışsalar da bugüne kadar en büyük yarayı, yıllarca yan yana odalarda çalıştıkları meslektaşlarından aldıklarını öğrencileri bile görüyor, konuşuyor.

Türkiye’nin saygın bir üniversitesinin yine saygın bir fakültesinde kendisini her platformda ‘solcu’, ‘sosyalist’, ‘Marksist’ vb. sıfatlarla tanıtan bir hocasının derste yaptıkları kulaktan kulağa yayılıyor.

Öğrencilerine, ‘Bu ülkede nasıl solcu olunur size göstereceğim’ diyerek tahtaya doğru yürüyen hoca, elindeki kalemle tahtaya bir imza atıyor ve öğrencilerine dönerek, ‘İşte bu kadar basit. Bir imza atarak solcu oluyorsunuz’ diyor. Sonra öğrencilerin şaşkın bakışları altında dersini anlatmaya devam ediyor.

‘Şaşkın bakışlar’ arasında, çünkü o hocanın ihraç edilen meslektaşlarının ardından fakülte adına yapılması planlanan yazılı açıklamanın tartışıldığı akademik kurul toplantısında, ‘Bugüne kadar selamlaşmadığım insanlar için neden imza atayım?’ dediği kulaktan kulağa anlatılıyor.

Meslektaşları yerlerde sürüklenirken kapıya bile çıkmayıp, sosyal medyadan duygusal paylaşımlara tepki gösterdiği de.”

UZLAŞMA ÖNERİSİ    :

Şikayet başvurusu, şikayet edilen Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz  ve Gazete Duvar yazarı Mühdan Sağlam’a 13.12.2019 tarihinde PTT aracılığı ile ulaştırılmış, posta ‘alındı’ belgesi gelmiştir.

Şikayet edilenler cevap vermemiş ve taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ  :

Şikayetçi bir iletişimcidir. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 25 yıldır yüksek lisans ve doktora öğrenciliğinin ardından doçent ve profesör olarak çalışmıştır.  Başvurusunda, yayımladığı kitap ve makalelerde, verdiği dersler ve eğitimlerde insan haklarını gözeten, kişi onuruna saygılı, ayrımcılığa karşı, eşitlikçi ve özgürlükçü bilgi üretiminin olanaklarını gözetip geliştirmek için çabaladığını söylemiştir.

Başvurusunda, şikayetçi olduğu Gazete Duvar’ın, ‘alternatif medya kimliği ile değerli gazetecilerle Ağustos 2016’da yayına başladığını; muhalif çizgisiyle, yazarları ve muhabirleri ile toplumun doğru haber ihtiyacına yanıt oluşturma iddiasını üstelendiğini’ söyleyen şikayetçi, 19.01.2017 tarihinde Duvar Arkası sütununda yayınlanan ve kendisini hedef alan  ‘Çok Marksist  hocanın KHK’larla trajik imtihanı’  başlıklı yazının bu ilkelerle örtüşmediğini, kişilik haklarının ihlal edildiğini, tazminata konu olabilecek suç unsurları içerdiğini öne sürmüştür.

Şikayetçi, Prof. Dr. Çiler Dursun, muhabir adı ve kaynağı yazılmayan söz konusu yazıdan ve itham edilen kişinin kendisi olduğunun gerek Gazete Duvar ekibi içinde ve gerekse akademik ve medya çevrelerinde konuşulduğundan, 2 yıla yakın süre geçtikten sonra tesadüf sonucu haberdar olduğunu savunmuştur. Şikayetçi bu yazı nedeniyle aleyhine başlatılan kampanyanın hala sosyal medya paylaşımlarıyla devam ettirildiğini savunmuş, sorumlular hakkında Basın Meslek İlkeleri’ni ihlalden gerekenin yapılmasını talep etmiştir.

Basın Konseyi Sözleşmesi’nin 12. Maddesinde yer alan kurala göre  “Şikayetler en geçbaşvuru tarihindenönceki iki ayıkapsayabilir (…)”. Şikayetçinin şikayet konusu yazıyı ve/veya içeriğini ne zaman öğrendiği fark etmemekte; münhasıran yayım tarihine bakılmak suretiyle söz konusu iki aylık süre hesaplanmaktadır. Bu bakımdan, Gazete Duvar’da, 17.01.2017 tarihinde yayımlanan ‘Çok Marksist  hocanın KHK’larla trajik imtihanı’   başlıklı yazı başvuru süresi dışında kalmaktadır. Bu durumda Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz hakkındaki şikayet süresinde yapılmadığı için, onun açısından bir değerlendirme yapma olanağı bulunmamaktadır.

Buna karşılık, Gazete Duvar yazarı Mühdan Sağlam hakkındaki şikayetin süre açısından değerlendirmeye alınması mümkündür. Zira Mühdan Sağlam, yazarı olduğu internet sitesinde yaklaşık üç yıl önceki yayınlanan ‘Çok Marksist hocanın KHK’lılarla trajik imtihanı’ başlıklı yazıdaki şikayetçiye ait iddiaları bu sefer sosyal medya hesabından paylaşarak gündeme getirip sürdürmüştür. Bir gazetecinin gazetecilik faaliyeti niteliğinde görülebilecek yazılarının, sosyal medya üzerinden paylaşılmış olsa bile, Basın Konseyi Yüksek Kurulu tarafından Basın Meslek İlkeleri’ne uygunluk denetimine tabi tutulabileceği daha önceki kararlarımızda gerekçeli olarak izah edilmiştir. İnceleme konusu paylaşım da kamuoyunu ilgilendiren bir konuda, bir üniversite profesörünün davranış ve tutumlarına dair kamuoyunu bilgilendirme ve anılan kişiyi eleştirme maksadı taşıyan bir yazıdır. Dolayısıyla, Basın Meslek İlkeleri’ne uygun olarak kaleme alınmış olması gerekmektedir.

Şikayet edilen Mühdan Sağlam, 14 Ekim’de yaptığı paylaşımda şikayetçi için “Ankara Üniversitesi’nden ve kendi fakültesinden onlarca Hoca ihraç edilirken öğrencileri kışkırtan Çiler Dursun mu? Sorsaydınız ya neden Barış İçin Akademisyenleri engelliyor? İnanılır gibi değil”, “İmza  atan hocalarımız hakkında söylediklerinizi hiç yalanladığınızı duymadım” ve “İhraçlar sürecinde çıkan akademik dayanışma- fakülte metinlerinde adınızı görmedim. Bir ihraç da yok Çiler Hoca arkamızda durdu demedi” ifadeleriyle adını da vererek şikayetçi Prof. Dr. Çiler Dursun’u hedef almıştır.

Basın Konseyi Yüksek Kurulu, gündeme getirilen soruların sorulmasında kamu faydası olduğu görüşündedir. Bir üniversiteden akademisyenler ihraç edilirken, aynı kurumda çalışan diğer akademisyenlerin konuya dair sarf ettiği iddia edilen sözlerin ya da benimsediği öne sürülen görüşlerin bilinmesinde kamusal yarar vardır. KHK ile işten atılan akademisyenler meselesinin halen güncel olduğu ve konuya kamusal ilginin olduğu açıktır.

Paylaşımda sorulan sorular ilk bakışta provokatif olarak görülebilir. Fakat bir gazetecinin, görünüşteki gerçeğe aykırı davranmaması kaydıyla, vakıaları ve iddiaları provokatif bir uslupla gündeme getirmesi kendi tercihidir. İddiaların içeriğine gelince, şikayetçinin bu iddiaların gündeme getirildiği 2017 tarihinden, inceleme konusu paylaşımın yapıldığı tarihe kadar; gazetede gündeme getirilen iddiaların hakikate aykırı olduğuna dair bir bilgi veya bulguyu Gazete Duvar çalışanlarına ve/veya şikayet edilene ya da kamuoyuna sunmadığı dikkate alındığında; gazetecinin bu iddiaları gündeme getirmesinde gerçeğe aykırılık unsuru olduğu da söylenemez.

Öte yandan, sosyal medyada yapılan bir paylaşım söz konusu olduğuna göre ve bu paylaşımda birtakım iddialar soru olarak sorulduğuna göre, bir gazete haberinde olması gerektiği şekilde kaynak gösterme zorunluluğu olduğundan bahsedilemez. Eğer bu iddialar ilk kez dile getirilmiş olsaydı, şikayet edilenin bu iddiaları gündeme getirmesine dayanak olan vakıa ve bilgilerin sorgulanması gerekirdi. Fakat zaten basında yer almış iddialar tekrar gündeme getirildiğinde, hele bu iddialar daha önce cevapsız kalmış ise, bunu sosyal medya üzerinden bilahare gündeme getiren kişiye bir twitter paylaşımında kaynak gösterme zorunluluğu yüklenmesi aşırı bir külfet ve hayatın olağan akışına aykırı bir beklenti olacaktır.

SONUÇ                :

Bu nedenlerle; şikayetin özünü oluşturan haber, zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle incelemeye alınamamaktadır.

Basında yer alan iddiaların sosyal medya üzerinden daha sonra gündeme getirilmesi ve bu iddiaların muhatabına sorulması ise, bu iddialar doğru olmadığı vakit dahi, bir haktır.

Zaten Yüksek Kurulu görevi de, anılan iddiaların hakikate uygun olup olmadığını incelemek değildir. Üslubun sert ve kırıcı, hatta kaba olup olmadığı meselesi ise, Basın Konseyi’nin inceleme alanına girmemektedir.

Sonuç olarak; her ne kadar Genel Sekreterlik raporunda şikayet konusu paylaşımlarda Basın Meslek İlkeleri’nin “Kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü maddesinin ihlal edildiği görüşü savunulsa da; inceleme konusu paylaşımda Basın Meslek İlkeleri açısından bir ihlal bulunmadığına;  Gazete Duvar yazarı Mühdan Sağlam hakkındaki başvuruda Yüksek Kurul tarafından OYBİRLİĞİ ile ŞİKAYETİN YERSİZLİĞİ kararı verilmiştir.

Basın Konseyi heyeti, Ulu Önderimiz Atatürk’ün vefatının 86. yıldönümü nedeniyle özel izinle Anıtkabir’i ziyaret programı gerçekleştirdi.
Haberler

BASIN KONSEYİ HEYETİ ANITKABİR’İ ZİYARET ETTİ

Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı mesajda “Aziz Atatürk. Bir asır önce, ‘Basın milletin müşterek sesidir. Basın özgürlüğünden doğacak mahzurların giderilme vasıtası yine basın özgürlüğüdür’ demiştiniz. Ne var ki milletin ortak sesi ve kuvveti, rehberi olduğunu söylediğiniz basının, bir takım güçlerce kuşatma altına alındığını size şikâyet etmek istiyoruz” ifadelerine yer verdi. […]

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın