REFERANS: 2019- 4
ŞİKAYETÇİ: Ekrem İMAMOĞLU (Beylikdüzü Belediye Başkanı ve CHP
İstanbul Büyükşehir belediye Başkan adayı)
ŞİKAYET EDİLENLER: 1) Turkuvaz Haberleşme ve Yayın A.Ş.
2)Sema Alim Dalgıç (Sabah Gazetesi muhabiri)
3), Dilek Yaman (Sabah Gazetesi muhabiri)
4) Erhan Öztürk (Sabah Gazetesi muhabiri)
ŞİKAYET KONUSU:
Sabah Gazetesi’nde 20.12.2018 tarihinde 15’inci sayfada yayımlanan ‘CHP’nin İstanbul adayı FETÖ şüphelisi’ başlıklı haberde, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve halen Beylikdüzü Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nun, FETÖ’nün ‘belediyeler imamı’ firari Erkan Karaaslan’ın E-Yöntem A.Ş. şirketine milyonlarca liralık ihale verdiği; bu yönde yapılan suç duyurusu üzerine hakkında 2016 yılından bu yana ‘FETÖ şüphelisi’ olarak soruşturmanın sürdüğü yer almıştır. Ekrem İmamoğlu hakkında Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmanın yetkisizlik kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütüldüğü ve halen devam ettiği yazılmıştır.
Şikayet konusu haberin spotunda ‘CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu hakkında 2016 yılından bu yana FETÖ üyeliği iddiasıyla soruşturma yürütülüyor. İmamoğlu, FETÖ’nün belediyeler imamı Karaaslan’a milyonlarca liralık ihale verdi’ ifadesi yer almıştır.
Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Büyükçekmece 1’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12 Ekim 2017 tarihli bir yazısına “İlgi sayılı yazınız uyarınca, Ekrem İmamoğlu hakkında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne üye olma suçundan savcılığımızın 2016/140360 sırasına kayıtlı olarak soruşturma yürütüldüğü kayıtlarımızı tetkikinden anlaşılmaktadır” yanıtı verdiği haberde belirtilmiştir.
Haberde, soruşturmanın Hasan Basri Akın’ın suç duyurusu dilekçesinde Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı seçildiği 2014 yılından itibaren Erkan Karaaslan’a ‘danışmanlık ve eğitim hizmeti’ adı altında sürekli iş verdiği; bu durumun Karaaslan’ın FETÖ bağlantısının basında yer aldığı 2016 yılına kadar devam ettiği ileri sürüldükten sonra şu ifadeler yer almıştır:
“Sabah’ın ulaştığı iki belgenin birinde Beylikdüzü Belediyesi’nin E- Yönetim firmasına 26 Mayıs 2016’da 1 milyon 809 bin liralık, diğer belgede ise 9 Mayıs 2016’da ise 346 bin 666 liralık Eğitim ve Yazılım Destek ihaleleri verildiği görülüyor.
Soruşturma kapsamında Ekrem İmamoğlu’nun 15 Temmuz ve Gezi kalkışmasına ilişkin bazı iddiaların da araştırıldığı öğrenildi.”
Ekrem İmamoğlu ve Erkan Karaaslan’ın samimi oldukları ileri sürülerek, Karaaslan’ın sosyal medyadaki ‘Sayın Ekrem İmamoğlu ile Cuma akşamı bütçe, performans, iç kontrol konulu toplantıları Beylikdüzü’nde sürdürüyoruz’, ‘Başkanım köprüyü geçtik yoldayız’ paylaşımlarının delil gösterildiği haberde, şöyle denilmiştir:
“Erkan Karaaslan danışmanlık hizmeti adı altında Türkiye genelinde 104 CHP’li belediye ile iş yaptı. Karaaslan, 4 yılda CHP’li belediyelerden 1 milyar lira topladı.15 Temmuz darbe girişiminden 3 gün sonra CHP’li Avcılar Belediyesi’nden 2 milyon lira, 13 gün sonra Sarıyer Belediyesi’nden 813 bin liralık ihale aldı. Kendisi, eşi, kayınbiraderi adına sekiz şirket kurdu, rekabet havası yaratmak için kendisine ait iki şirket ihaleye soktu. Birçok ihaleye ise tek başına girdi. 15 Temmuz sonrası FETÖ’ye finans sağlama ve terör örgütüne üye olmaktan 14 ay tutuklu kaldı. Mersin 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi 29 Eylül 2017’de adli kontrol ve yurt dışına çıkış yasağı koyarak şartlı tahliye etti. İtiraz üzerine yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi. Ancak o tarihten bu yana Karaaslan firari durumda.”
Haberde ayrıca Ekrem İmamoğlu’nun, belediye meclisinden yetki alarak belediyeyi borçlandırdığı; belediyenin taşeronlara, müteahhitlere, bankalara kurum ve kuruluşlara 500 milyon lira borcu olduğu yazılmıştır. Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir oldu bitti ile gerçekleştirdiği; aynı partiden Beylikdüzü’ne aday gösterilen Mehmet Murat Çalık için de ‘İmamoğlu’nun kara kutusu’ ifadesi kullanılmıştır.
UZLAŞMA VE DİĞER KONULAR
Şikayet başvurusu, Sabah gazetesi muhabirleri Sema Alim Dalgıç, Dilek Yaman ve Erhan Öztürk’e hem e-mail, hem de posta ile ulaştırılmıştır. Şikayet edilenlerden Sema Alim Dalgıç ve Dilek Yaman yanıt vermezken Erhan Öztürk şikayete konu ‘CHP’nin İstanbul adayı FETÖ şüphelisi’ manşet haberiyle ilgisinin olmadığını ve imzasının bulunmadığını; aynı sayfada yer alan ‘Şehidin adını reddedip isim enflasyonu dedi’ haberinde imzasının olduğunu söylemiştir. Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.
Şikayetçinin avukatları Kemal Polat, Sercan Polat ve Melike Akbaş tarafından yapılan 8 sayfalık başvuruda, ‘CHP’nin İstanbul adayı FETÖ şüphelisi’ başlıklı haberde, temel ilke olan masumiyet karinesinin dikkate alınmadığı; müvekkilleri Ekrem İmamoğlu’nun FETÖ üyesi olduğu ve FETÖ’nün belediyeler imamına milyonlarca liralık ihale verdiği şeklinde kesin yargı oluşturan ifadelere yer verildiği savunulmuştur.
Başvuruda, habere konu olan soruşturmanın, şikayetçiden para ve ihale isteyen bu nedenle hakkında şantaj soruşturması ve davalar olan bir kişinin, 2016 yılında İmamoğlu’nu şikayeti üzerine başlatıldığı kaydedilerek şöyle denilmiştir:
“Defalarca savcılığa dilekçe yazmamıza rağmen ne müvekkil ifadeye çağırılmış ne de soruşturmanın yürütülmesi bakımından herhangi bir işlem yapılmıştır. Bu süreç içerisinde bu kişiler müvekkile ‘FETÖ’cü’ dedikleri ve başkaca hakaret, tehdit ve iftiralarda bulundukları için hem Büyükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/151 E. ve İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/376 E. numaralı dosyalarından ceza almış hem de İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/353 E., Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/209 E., Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/145 E., Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/142 E. ve 2017/376 Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/140 E. sayılı dosyalarından manevi tazminata mahkum olmuşlardır. Ayrıca bu grup hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/19633 numaralı dosyasıyla FETÖ soruşturması yürütülmektedir ve şüphelilerden bir tanesi FETÖ nedeniyle tutuklanmıştır.
Soruşturma dosyasına numarasına kadar kaynağa ulaşabilen bir gazetecinin, dosyada hiçbir işlem yapılmadığını belirtmeden, müvekkili FETÖ ile ilişkilendirilmiş ve tamamen gerçek dışı ifadelerle ihalelerin çoğunu Erkan Karaarslan’a verildiği iddia edilmiştir. Yazılanlar müvekkilin siyasi itibarını zedelemeye çalışmaktan başka hiçbir amaç gütmemektedir.”
Şikayetçi Ekrem İmamoğlu’nun haberde adı geçen Erkan Karaaslan’la samimi olduğu ve 2014 yılından, bu kişinin FETÖ bağlantısının basında yer aldığı 2016 yılına kadar sürekli iş verdiğinin iddia edildiği, ancak bunun gerçek olmadığı savunulan başvuruda, FETÖ’cülere ihale verilmesiyle ilgili şöyle denilmiştir:
“Beylikdüzü Belediyesi’nin Ak Parti tarafından yönetildiği dönemde kendisine ihale verilen bir kişi, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanmıştır. Bu kişiye bu ihale nedeniyle belediyece hiçbir şekilde para ödenmediği gibi derhal sözleşmesi feshedilmiş, teminatı Belediyeye gelir olarak kaydedilmiş, yani aksine üstüne para alınmıştır. Üstelik Beylikdüzü Belediyesi tarafından yapılan başvuru ile bu kişi kamu ihalelerinden men edilmiştir. Bu süreçte ihalelerin hukuka uygunluğu hakkında doğal olarak müvekkil hakkında soruşturma başlatılmış ve takipsizlikle sonuçlanmıştır.
Bunun yanında müvekkilin FETÖ ile ilişkilendirilmesi ve Erkan Karaaslan’a yüklü ihaleler vermesi gibi suç isnat eden eylemler hiçbir somut dayanak gösterilmeksizin müvekkile isnat edilmiştir. Haberde görünür gerçeğe aykırı olan ifadelerin tümü, belediye kayıtlarından ve adli kayıtlardan kolaylıkla görülebilir.”
Şikayet edilenlerden Erhan Öztürk’ün, Akşam gazetesi muhabiri olan kardeşi Ercan Öztürk’ün de İmamoğlu hakkında yaptığı gerçek dışı haberler nedeniyle Basın Konseyi’nin iki kez ‘uyarı’ kararı verdiği, Basın İlan Kurumu’nun da Akşam gazetesinin de ‘ilan durdurma’ cezası verdiği belirtilen başvuruda, Erhan Öztürk’ün kişisel husumet ve intikam almak için haber yaptığı iddia edilmiştir.
Mahkemeden bu habere erişim engeli kararı aldırıldığı da belirtilen başvuruda, şikayet edilenler hakkında gerçek olmayan bilgilerle haber yaptıkları, şikayetçiye iftira attıkları, suçlu gösterdikleri ve kişilik haklarına saldırdıkları iddiasıyla işlem yapılması talep edilmiştir.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Şikayet konusu olan ‘CHP’nin İstanbul adayı FETÖ şüphelisi’ haber, şikayetçi ile ilgili yürütülen bir soruşturmanın haberidir. Şikayetçi hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, önce ilk yargı bölgesi Büyükçekmece’de başlatılan, yetkisizlik kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal eden soruşturma dosyanın tarih ve sayı numaraları da haberde verilmiştir.
Bu soruşturma 3 yıl önce açılsa da eğer devam ediyorsa -ki ediyor- haberdir. Böyle bir soruşturma açıldığını kamuoyunun öğrenmesinde yarar da vardır. Üstelik şikayetçinin yeniden aday olmasıyla, hakkında devam eden soruşturma güncellik kazanmıştır.
Habere konu olan somut olay; şikayetçi ile aralarında husumet bulunan bir kişinin suç duyurusuyla 2016 yılında açılan bir soruşturma; ileri sürülen iddialar ve dosyanın henüz sonuçlanmadığıdır.
Soruşturma dosyasındaki iddialara karşı şikayetçi ifade vermeye davet edilmemiş, dilekçeyle başvurmasına karşın 3 yıldır ifadesi bile alınmamıştır. Dosyada şikayetçiyle ilgili, 15 Temmuz’da ülkeyi ele geçirmek için darbe yapmaya kalkışan FETÖ terör örgütüyle ilişkili olmak gibi vahim suçlamalar bulunmakta; her nedense soruşturma sonuçlandırılıp takipsizlik ya da dava açma yoluna gidilmemiştir.
Tüm bunlara karşın suç duyurusunda yer alan şikayetçiyle ilgili suçlamaların haberde iddia olarak belirtilmesi kaydıyla yer almasında sorun yoktur. Zira bu suçlamalar haberin ana unsurlarıdır.
Şikayetçinin başvuruda belirttiği, kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan kişi için ‘şantaj’ suçlamasıyla yargıya başvurduğu; bu başvuru üzerine açılan soruşturma ve davalar da haberin unsurlarıdır ancak şikayet edilenler tarafından tali unsur olarak görülmüş olmalı ki, haberde yer verilmemiştir.
Haber soruşturma haberidir ve yargıda soruşturmanın gizliliği esastır. Eğer gizliliğin ihlali söz konusuyla bunun gereğini de yargı yapmalıdır.
Şikayetçi, halen bir ilçenin belediye başkanı ve İstanbul gibi büyük bir metropolü yönetmeye talip siyasetçidir. Vaatleri kadar, yaptıklarının da gündeme gelmesi ve tartışılması doğaldır. Siyasetçiler, kendileri hakkında yapılan haberlere, eleştirilere hatta kaba üslup kullanılmasına, herhangi bir insandan daha çok tahammül göstermek durumundadır. Ancak eleştiri sınırlarının aşılıp aşılmadığının yanı sıra; haberin mutlaka görünürdeki gerçekliğe, hukuka ve gazeteciliğin etik değerlerine uygun olması gerekmektedir.
Oysa, şikayet edilen haberde soruşturma dosyasında yer alan iddialar gerçekmiş gibi kesin kesin ifadelerle yazılmış, ‘İmamoğlu, FETÖ’nün belediyeler imamı Karaaslan’a milyonlarca liralık ihale verdi’, ‘İmamoğlu ile Karaaslan’ın samimiyeti sosyal medya hesaplarına da yansıdı’, ’Kılıçdaroğlu oldubittiye getirerek İmamoğlu’nun adaylığını onaylattı’, ’Karaaslan CHP CHP’li belediyelerden 4 yılda 1 milyar lira topladı’ gibi sanki bunların tümü gerçekmiş gibi verilmiştir.
Haberde ‘CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu FETÖ şüphelisi’ başlığı atılmış, FETÖ ile ilişkili olduğu izlenimi verilmiştir. Şikayetçiyle husumet halinde olan kişinin suç duyurusunda dile getirdiği iddialar, soruşturulmadan ve doğruluğuna emin olunmadan gerçekmiş gibi ifade edilmiş, şikayetçiye suç isnadında bulunulmuştur. Şikayetçinin 3 yıldır ifadesine başvurulmadığı bilgisine haber bilerek yer verilmediği de açıktır. Zira soruşturma dosyasındaki suçlamalara ulaşan gazetecinin, şikayetçinin verdiği dilekçelere ulaşamaması düşünülmemelidir.
Haberde, sanki yasa dışı bir iş yapılmış gibi ‘giderayak belediyeyi borçlandırdı’, ‘15 Temmuz ve Gezi kalkışmasına ilişkin bazı iddiaların da araştırıldığı öğrenildi’ muğlak ifadelerle şikayetçiye suç isnat edilmeye çalışılmıştır.
Söz konusu haber, şikayetçiyi suçlu gösteren; seçmen nezdinde itibarını zedeleyici ve aşağılayıcı üslupla yazılmış; böylece gerçeğin çarpıtılmasıyla seçimlerin şikayetçi aleyhine sonuçlanması amacı güdüldüğü düşünülmelidir.
Gazetecinin görevi ve sorumluluğu gerçeği bulup ortaya çıkarmak, kamuoyunu bilgilendirmek bunu yaparken etik kurallardan ayrılmamaktır. Gazetecilik etiği haberde gerçeğin olduğu gibi verilmesini, kişisel amaç ve düşüncelerle habere katkı yapılmamasını gerektirmektedir. Haberde yer verilen abartı ve gereksiz eklemeler, orta düzeydeki bir okuyucu üzerinde, gerçek olan olaydan başka bir anlam çıkarmak sonucunu doğurmamalıdır.
Açıklanan bu nedenlerle şikayet konusu haber gazetecilik etiği açısından sorunlu üslupla kaleme alınmış ve şikayetçiyi, okuyucu nezdinde suçlu göstermeyi hedeflemiştir. Sadece haberde imzaları bulunan muhabirler Sema Alim Dalgıç ve Dilek Yaman değil Sabah gazetesi bilinçli olarak şikayetçiyi hedef alan ve meslek etiğine aykırı haber yayımlamıştır.
Haberde, Basın Meslek İlkeleri’nin “Kamusal bir görev olan gazetecilik, ahlaka aykırı özel
amaç ve çıkarlara alet edilemez. Gazeteci halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkını gözetir’ şeklindeki 3’üncü;
“Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez” şeklindeki 4’üncü;
“Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez” şeklindeki 9’uncu;
“Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça kimseye atfedilemez” şeklindeki 10’uncu maddeleri ihlal edilmiştir.
Basın Konseyi Yüksek kurulu 20 Mart 2019 tarihinde yaptığı toplantıda konuyu görüşmüştür. Yüksek Kurul, şikayet konusu haberde imzasının bulunmaması nedeniyle Erhan Öztürk için ŞİKAYETİN YERSİZLİĞİ’ kararı; Sabah gazetesi ve haberde imzaları bulunan Sema Alim Dalgıç ve Dilek Yaman hakkında, Basın Meslek İlkeleri’nin 4 maddesini ihlalden oy birliği ile ‘KINAMA’ kararı vermiştir.
İlk yorum yapan olun